Yazar "Ak, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 19. yüzyılın son çeyreğinde İngiliz gezgin'in gözlemlerine göre bir yörük beyi(2019) Ak, MehmetTürk topraklarında 19. yüzyılda çok sayıda gezgin çeşitli amaçlarla dolaştığı gibi bunlardan birisi de Edwin John Davis’tir. İngiliz vatandaşı olan gezgin, İskenderiye’deki İngiliz okulu ve askeri birliğinde piskopos olarak görev yapar. Bu görev sırasında 1875 yılında Türkiye’nin Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesinin bir kısmını gezer. Gezip gördüğü yerler ile ilgili hemen hemen birçok konuda bilgiler verir. Genellikle gözlemlerini olduğu gibi aktarmaya çalışır ancak bazen değerlendirmelerinde ikilem içerisinde kalır ve oryantalist bakış açısından kurtulamaz. Gezi yolu üzerinde gördüğü Yörükler hakkında bilgiler verirken, yolculuğu boyunca köylerden ziyade Yörüklerin bulunduğu çadırlarda konakladığını belirtir ve buna neden olarak da temizlik, misafirperverlik ve insan ilişkilerini gösterir. Çıktığı yolculukta, Karaman’dan Mersin’e dönerken İbrala’dan sonra Karakuyu Yaylası’nda misafir olduğu Bahşiş Yörükleri Beyi Mustafa Tekerlek hakkında verdiği bilgiler dönem içerisinde o yörede yaşayan Yörüklere dair sosyo-ekonomik bakımdan olduğu kadar idareciler ile Yörükler arasında yaşanan çatışmalar bakımından da önemli veriler içerir. Yine Yörük Beyi’nin, yaşadığı yörede, Yörüklerin oynadığı role ilişkin önemli değerlendirmeleri bulunur.Öğe Batılı Gezginlerin Gözlem ve Değerlendirmelerinde Ankara Keçisi(2021) Ak, MehmetOsmanlı Devleti topraklarında dolaşan Batılı gezginler, Ankara Keçisi ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdiler. Keçiyi kökenolarak araştırıp kendilerine ait olabileceği ihtimali üzerinde durdular; ancak Türkistan Coğrafyası’ndan Türklertarafından getirildiğini kabul ettiler. Keçileri görünüş, yaşadıkları ortam ve tiftik boyutu ile ele aldılar. Kırkım,tarama, eğirme, iplik, dokuma ve kumaş türlerinden bahsettiler. Tiftikten mamul iplik ile dokunan kumaşlar,Avrupa’da ve Dünya’da ilgi gördü. Bu arada keçi ve ham tiftiğin yurt dışına çıkarılması yasaktı. Mevcut ortamdaBatılıların, keçilere ilgisi her geçen gün artarken 16. yüzyıldan itibaren girişimler başladı. Keçilere sahip olup, tiftiküretimini kontrol etmek istediler. 19. yüzyılda ham tiftik ve keçi ihracının önü açıldı. İspanya, Fransa, Amerika veAvustralya’ya götürülen keçilerden istenilen verim alınamadı. İngiliz sömürgesi Güney Afrika’daki üretim deneme leri başarıya ulaştı. Böylece uluslararası pazarda Güney Afrika tiftiği 19. yüzyılın son çeyreğinde Türk tiftiğinin ra kibi oldu. Buna rağmen dünyanın hiçbir yerinde Ankara tiftiğinin kalitesi yakalanamadı. Devlet, tiftik piyasasındayaşanan dalgalanmalar üzerine keçi ihracını yasakladı; ancak bu kesin çözüm olmadı. Keçi, tiftik, iplik ve kumaşlar,Ankara halkı için önemli bir gelir kaynağı iken bu 19. yüzyılda yavaş yavaş kaybedildi. Sanayi Devrimi sonrasındagelişen makinalı üretim karşısında yerli tiftik işletmeleri rekabet edemedi. Kapitülasyonların tek taraflı uygulanması,1838 Balta Limanı Ticaret Anlaşması ile tiftik ihracının önünün açılması, Türk üretici ve yerli işletmeleri sarstı. Keçibesleyen Türk üretici azalırken üreticiler ve işletmeler kazancını, devlet ise vergi gelirini kaybetti.Öğe Batılı gezginlerin gözlemlerinde yörük/Türkmen çadırları(2019) Ak, MehmetOsmanlı Devletinin hâkim olduğu topraklar hemen hemen her dönem Batılı gezginlerin dikkatini çekti. Türk topraklarına çeşitli amaçlarla gelen gezginler, gezdikleri yerlerde gördükleri ve ilgilerini çeken birçok şeyi kaleme aldılar. Gezileri sırasında özellikle Türk toplumunun önemli unsurlarından birisi olan Yörük veya Türkmen olarak adlandırılan konargöçerler ile ilgili gözlemlerini de kayda geçirdiler. Bunların kışlak, yaylak ve güzlek arasında mevsim farkına bağlı olarak sürdürdükleri hareketli yapıları nedeni ile oturdukları çadırlar ve diğer mesken türlerini bazen ayrıntılı bir şekilde bazen de genel olarak ele aldılar. Çadırların donanım, kurulum ve iç mekân özelliklerine değindiler. Bu çadırlardan, karaçadır ismini sıkça verirlerken topak ev, alaçık, huğ ve diğer mesken türlerinin adlarından bahsetmediler ancak çoğunlukla şeklen tanıtıp çeşitli özellikleri veya genel görünümlerini betimlediler. Gözlemler sonucunda gezginler, var olan ortamı çoğu zaman olduğu gibi anlatmaya çalıştılar ancak romantik bir bakış açısı sergileyenler yanında zaman zaman oryantalist bakış açısından kurtulamayanlar da oldu. Gezginler, verdikleri bilgiler ile çadır türleri ve kullanılan meskenlerin çeşitliliğinden bahsedip bunların yöre ve bölge dağılımını ortaya koydukları gibi hem farklı çadır türlerinin, hem de çadırlar ile birlikte farklı meskenlerin aynı ortamda kullanıldığını gözler önüne serdiler.Öğe Halep'te bir gezgin ve gözlemlerinde Reyhanlı Türkmenleri(2019) Ak, Mehmetİngiliz çıkarlarına hizmet eden John Lewis Burckhardt, 1809 yılı başlarında Londra’daki Afrika Cemiyeti tarafından Sahra bölgesine bir keşif gezisi yapmak üzere görevlendirilir. Bu yolculuğu daha rahat yapabilmesi için Müslüman kimliği ve Arapça bilgisine ihtiyaç duyar. Bunun için yola çıkıp 1809 yılı Nisan ayında Malta’ya gelir ve burada Suriyeli bir tüccar kılığına girip Şeyh İbrahim takma adı ile zira Kur’an ve fıkıh dersleri aldığı Halep’e ulaşır. Halep’te bitki arayışı içerisinde olan bir hekim kisvesine bürünüp Reyhanlı Türkmenleri ileri gelenlerinden Muhammed Ali Bey ile tanışır. Yöredeki tarihi kalıntıları gezmek için onunla 1810 yılının Mart ayının ilk haftasında Reyhanlı Türkmenlerinin yaşadığı yere gelir. Bu süreçte Reyhanlı Türkmenlerine dair gözlemlerini 12 Mayıs 1810 tarihi ile kaleme alır. Bu gözlemlere dayanan yazı, gezginin ölümünden beş yıl sonra yayınlanan Suriye’de ve Kutsal Topraklarda Seyahat adlı eserin ekler kısmında bulunur. Yazı içerisinde Reyhanlı Türkmenlerinin sosyal, kültürel, idari, askeri ve ekonomik durumları ile ilgili bilgiler yer alır. Gezgin, bu yazıda zaman zaman öznel değerlendirmelere girer ve oryantalist bakış açısından kurtulamaz ancak verdiği bilgiler belgeler içerisinde bulunmaz ve birebir gözleme dayanır. Sunulan bilgiler, dönemin konargöçer hayatı ve yöredeki ahali ile ilişkileri bakımından olduğu kadar Suriye’nin kuzey batısına doğru, Halep, Afrin ve Antakya hattında, Türk varlığı açısından önem arz eder.Öğe Teke adı ve yöresi üzerine(2018) Ak, MehmetTeke Yöresi, merkezinde Antalya’nın bulunduğu doğuda Köprüçayı, batıda Eşen Çayı, kuzeyde Toros dağlarının üzeri, güneyde Akdeniz ile çevrili coğrafi alan içerisini kapsar. Fiziki coğrafya şartlarına göre çerçevesi çizilen yöre, Osmanlı Devleti hakimiyetine 1423 yılında kesin olarak girer ve Teke Sancağı adı ile teşkilatlandırılıp Anadolu Beylerbeyliğine bağlanır. Yöre adı, Tekeoğulları beyi Emir Mübârizü’d-din Mehmed Bey’e dayandırılsa da, Antalya’nın fethinden sonra doğudan batıya yapılan göçler ve iskân siyaseti çerçevesinde yöreye Türkmenlerin yerleştirilmesi düşünüldüğü zaman bu adın Teke Türkmenlerinden gelmiş olması daha güçlü bir ihtimaldir. Tarihi ve fiziki coğrafyayı göz ardı ederek yöre adı üzerinde farklı söylemlerde bulunup, bambaşka bir coğrafyayı Teke Yöresi olarak nitelendirmek iskân politikası gereği fethedilen yerlere Türkçe ad verme ve Türkleştirme siyasetine gölge düşürdüğü gibi tarihi ve kültürel değerlerin halk belleğinden kaybolmasına zemin hazırlar. Teke Yöresi kültürünün merkezden çevreye doğru yayılması doğal bir süreç olup bu farklı şekillerde değerlendirilemez ve dayanak noktası olamaz.