Türkiye'nin sahte eşya sorununa mevzuat ve gümrük uygulamaları açısından çözüm önerileri
Özet
Türkiye, güncel OECD raporlarına göre Çin ve Hong Kong'un ardından en çok sahte eşya üretiminin ve uluslararası ticaretinin gerçekleştiği ülkedir. Bu çalışmada sahte eşya ticaretini anlayabilmek için öncelikle sahte eşya kavramına kaynaklık eden Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları konusu ayrıntılarıyla açıklanmıştır. Ardından sahte eşya ve uluslararası ticaretin karşılaştığı yerler olarak gümrüklerde FSMH'nin korunması için yürürlüğe konmuş olan Gümrük Kanunu ve Gümrük Yönetmeliğinin ilgili düzenlemeleri ele alınarak izah edilmiştir. Tüm bu yasal izahlardan anlaşılmıştır ki, Gümrük mevzuatındaki FSMH'ye ilişkin düzenlemeler büyük ölçüde yeterlidir ve konuyla ilgili uluslararası anlaşmaların gerekliliklerini taşımakta ve üstelik AB mevzuatıyla uyumluluk göstermektedir. Bu tespitlerimizin ardından akla gelen soru, sorun mevzuattan kaynaklanmıyorsa uygulamadan kaynaklanıyor olabilir mi? Bu sebeple uygulamaya yönelik sorunları tespit edebilmek için, gümrük idaresinin FSMH'ye ilişkin işleyişini anlamak ve sahte eşya sorunun üstesinden gelmek için yapılabilecekler hakkında fikirlerini almak için gümrük personeliyle görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerde yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen verilere göre üç ana tema ortaya çıkmıştır. Bunlar, yolsuzluk, arz ve talep ve sahte eşyanın ticaretinin gümrüklerde engellenmesinin çok mümkün olmadığı ana temalarıdır. Bunların yanı sıra yalnızca bazı katılımcılar tarafından dile getirilmiş olup tema oluşturmayan fakat tarafımızca önemli olduğu düşünülen eğitim ve teknoloji kullanımına ilişkin bulgular da elde edilmiştir. Katılımcılarla yapılan görüşmelerde dile getirilen ifadelere göre, gümrüklerde yolsuzlukla mücadelede önemli başarılar elde edilmiştir. Fakat gümrüklerde meydana gelen yolsuzluklar, idarenin kendisinden değil, öncelikle hak sahiplerinin yetkilendirilmiş temsilcileri olan avukatların tutumlarından kaynaklanmaktadır. Sahte eşya sadece sınırları aşmaya çalışırken değil, iç pazardayken de bir sorun teşkil etmektedir. Gümrükler ise sınır kontrol noktaları gibi çalışan birimlerdir. Hal böyleyken gümrük işleyişleri gereği gümrüklerden geçen her eşya kontrol edilemez. Dolayısıyla gözden kaçan geçişler olabilecektir. Hem bu geçişleri azaltabilmek adına gümrük personelinin hem de sahte eşyanın yarattığı ekonomik ve etik sorunlar hakkında tüketicinin eğitilmesi son derece önemlidir. Bununla beraber gelişen teknoloji sahte eşyanın tespitinde de hem gümrük idaresi hem de hak sahipleri ve tüketiciler tarafından kullanılabilmektedir. Etkin bir koruma için sadece sınırın kontrol edilmesi yeterli değildir. Bu sorunun üstesinden gelmek adına iç pazardaki yaygın ticareti ortadan kaldırmak için, sahte eşyaya olan talebin ve sahte eşya üretiminin dinamikleri anlaşılmalı ve bu doğrultuda adımlar atılmalıdır. ccording to current OECD reports, Turkey is in the 3rd place after China and Hong Kong in the counterfeit goods production and its international trade. In order to understand the trade of counterfeit goods, firstly intellectual property rights are explained in detail. The releted regulations of the Turkish Customs Law and Turkish Customs Code, which have been implemanted for protection of IPR at customs where counterfeit goods and international trade are encountered, are also explained. It has been observed that the regulations regarding IPR in the customs legislation are sufficient to the extent that they meet the requirements of the relevant international agreements and are compatible with the EU legislation. The question that comes to mind after these findings is, if the problem does not arise from the legislation, could it be due to the implementation?. Thus, in order to identify the problems regarding the implementation, interviews were conducted with customs personnel to understand the customs administration's mechanism of protection regarding IPR and to obtain their opinions on what can be done to overcome the counterfeit goods problem. The semi-constructed interview method was used in the interviews. Three main themes have emerged according to the obtained data. These are the main themes that corruption, supply and demand of counterfeit goods, and the trade of counterfeit goods are unlikely to be prevented by customs. In addition to these, findings regarding education and technology use, which were only mentioned by some participants and did not constitute a theme but were considered important by us, were also obtained. According to the statements of the participants, significant successes have been achieved in the fight against corruption at customs. However, the corruption that occurs in customs is not caused by the administration itself, but primarily by the attitudes of lawyers, who are the authorized representatives of the rights holders. Counterfeit goods are not only a problem when crossing borders, they are also a problem when they exist in the domestic market. Customs are units that work as border control points. But every item passing through customs cannot be checked. Therefore, there will be leakage. In order to deal with this problem, it is extremely important to educate customs personnel and consumers about the economic and ethical problems created by counterfeit goods. Also technology can be used by the customs administration, right holders and consumers in the detection of counterfeit goods. Controlling the border alone is not enough for effective protection. In order to overcome this problem and eliminate the widespread trade in the domestic market, the dynamics of the demand for and production of counterfeit goods should be understood and steps should be taken in this direction.
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [253]